İçeriğe geç

En ideal kilom kaç olmalı ?

En İdeal Kilom Kaç Olmalı? Toplumsal Cinsiyet, Çeşitlilik ve Sosyal Adalet Perspektifinden Bir İnceleme

İstanbul’un karmaşasında her gün pek çok insanla karşılaşıyorum. Yürürken, toplu taşımada, iş yerinde, ya da sokakta… Her birinin bakışları, bedenleri, yürüyüşleri… İdeal vücut ölçüleri ve kilolarına dair düşünceler her zaman bir şekilde gündeme geliyor. “En ideal kilom kaç olmalı?” sorusu aslında sadece bireysel bir mesele değil. Bunu toplumsal cinsiyet, çeşitlilik ve sosyal adalet ekseninde düşündüğümüzde, bir anda çok daha karmaşık, çok daha derin bir hal alıyor.

Toplumsal Cinsiyet ve İdeal Kilom

Kadınlar ve erkekler arasındaki beden algısı, tarihsel olarak çok farklı olmuştur. Kadınların bedenleri, genellikle toplumsal normlara ve güzellik anlayışına göre şekillendirilmiştir. İstanbul’daki bir kafede, yan masada bir grup kadın konuşuyor ve hemen akabinde diyet önerileri, zayıflama planları ve “ideal kilo” üzerine konuşmalar başlıyor. Kadınların bedenleriyle ilgili bu tür konuşmalar, günlük hayatta sıkça karşılaştığımız ve bizi çevreleyen bir baskıdan kaynaklanıyor.

Kadın olmak, çoğu zaman bir bedenle sınırlı tutuluyor. Mesela iş yerinde, yaşadığım bir deneyimde, kıyafetlerin üzerine kiloları, vücut ölçülerini ve güzellik anlayışını yerleştiren bir meslektaşım, “Senin bedenin bence çok güzel, ama biraz daha zayıflasan harika olur” demişti. O an ne söyleyeceğimi bilemedim. Hangi kilonun ideal olduğu, toplumsal olarak belirlenen ve kadınların omuzlarına yüklenen bir norm haline gelmişti. Ama daha sonra, bunun sadece bir baskıdan ibaret olduğunu fark ettim.

Erkeklerin Kiloları: İdeal Olmayan Bir Toplumsal Baskı

Erkekler için de beden algısı farklı bir biçimde şekilleniyor. Genellikle, güçlü, kaslı ve atletik bir beden idealize edilir. İstanbul sokaklarında yürürken, fiziksel olarak “ideale yakın” görünen erkeklerin çoğunun, ellerinde spor salonu çantalarıyla bir yerlere gitmekte olduğunu görüyorum. Toplumun onlardan beklediği, fiziksel olarak mükemmel bir bedenin taşıyıcısı olmaları. Oysa, erkeklerin de vücutları üzerinde hissettikleri baskılar var ve bu baskı çoğu zaman göz ardı ediliyor.

Bir arkadaşımın sosyal medya paylaşımında, yalnızca güçlü bir bedenin yeterli olacağına dair paylaşımlar yapıldığını ve bu durumun onu ciddi şekilde rahatsız ettiğini söylediğinde, ben de bunun çok sık karşılaşılan bir sorun olduğunu fark ettim. Toplumun, her cinsiyet için farklı beden tiplerini “ideal” olarak belirlemesi, aslında herkesin üzerindeki baskıyı arttırıyor.

Çeşitlilik ve Sosyal Adalet: İdeal Kiloya Erişemeyenler

Toplumsal cinsiyetin dışında bir de beden çeşitliliği var. İdeal kiloya ulaşamayan ya da ona ulaşma şansı bulamayan insanlar da bir baskı ile karşı karşıya kalıyor. Vücutlarının şekli, sağlıklı olma durumu ya da genetik mirasları ne olursa olsun, toplumun beklentilerine uymayan bir bedene sahip olmak, ciddi bir dışlanma veya etiketlenmeye yol açabiliyor.

Toplu taşımada, kalabalık bir otobüste, yanımda iki farklı bedene sahip insan oturuyor. Biri oldukça zayıf, diğeri ise daha iri yapılı ve toplumun “ideal” dediği vücut ölçülerine uymuyor. Bir grup insan, iri yapılı kişiye bakarak onun sağlıksız olduğuna dair küçük yorumlar yapıyor. İşte bu noktada, vücut çeşitliliğinin ve sosyal adaletin devreye girmesi gerektiğini düşünüyorum. Her bireyin sağlıklı olma durumu, beden ölçüsüne göre değil, onun yaşadığı yaşam tarzına, beslenme alışkanlıklarına ve genetik faktörlere bağlıdır. İdeal kilo, aslında toplumun dayattığı bir kavramdan çok, kişinin kendisini sağlıklı hissettiği, rahat ettiği bir düzeyde olmalıdır.

İdeal Kilo ve Kişisel Deneyimler

Kendi deneyimime gelirsek, İstanbul’da, sivil toplum kuruluşunda çalışırken, özellikle kadınlar arasında vücut odaklı konuşmaların sıkça geçtiğine tanık oldum. Hem iş yerinde hem de gönüllü çalışmalarımda, kilolarına takılan insanlara dair çok fazla gözlemde bulundum. Bir sabah, işe giderken yaşadığım kaygıyı hatırlıyorum: “Bugün giyeceğim kıyafet yeterince ince mi?” “Acaba, biraz kilo mu aldım?” diye düşünerek başladım güne. Ancak, bir süre sonra, bu düşüncelerin aslında kendi kendime yarattığım bir sıkıntı olduğunu fark ettim. Benim için “ideal” kilo, toplumun belirlediği bir rakamdan çok, sağlıklı ve huzurlu hissettiğim noktada olmalıydı.

Sonuç: Toplumsal Cinsiyet ve Çeşitlilik Perspektifinden “İdeal Kilo”

İdeal kilo, dışarıdan gelen baskılara, toplumun dayatmalarına ve genellikle moda olan güzellik anlayışlarına bağlı olmamalıdır. Kişinin kendi bedenini sevmesi ve sağlıklı bir yaşam tarzını benimsemesi çok daha önemlidir. Toplumun, hem erkekler hem de kadınlar için farklı beden tiplerini idealize etmesi, aslında bir çeşit toplumsal baskıdır ve bu baskı, pek çok insanı rahatsız eder. Ayrıca, beden çeşitliliği ve sosyal adalet kavramlarını göz önünde bulundurarak, herkesin sağlıklı olma hakkına sahip olduğu bir toplumda, ideal kilo kavramının çok daha kişisel bir mesele olduğunu unutmamalıyız.

Sonuç olarak, “En ideal kilom kaç olmalı?” sorusu, herkesin kendi içsel rahatlığını ve sağlığını bulduğu, dışarıdan gelen baskılardan uzak bir anlayışla yanıtlanmalıdır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

şişli escort
Sitemap
https://betexpergiris.casino/ilbet giriş yaphttps://betexpergir.net/